Amaç ve Kapsam

Dünya ticareti %90 oranında deniz taşımacılığı ile gerçekleştirilmekte olup deniz taşımacılığının kendine özgü denizde çatışma, karaya oturma, batma ve denize adam düşmesi gibi farklı risk faktörleri bulunmaktadır. Seyrüsefer halinde olan gemilerde bu tür kaza ve acil durumlar yaşanması durumunda bir kurtarma faaliyeti gerçekleştirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Kurtarma faaliyeti ile gemi mürettabatı ve diğer eşyaların kurtarılması hedeflenmektedir. Denizde kurtarma hukuku branşı denizde kurtarma faaliyeti kapsamında gerçekleştirilecek uygulamaların hukuki boyutu düzenlenmek üzere ortaya çıkmıştır. 

Denizde kurtarma faaliyetleri ulusal hukukta 10/06/1946 tarihli ve 4922 sayılı “Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun”, 15/05/1959 tarihli ve 09/07/1982 sayılı “Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu” kapsamında hazırlanan “Deniz ve Hava Araçları Kazalarında Arama Kurtarma Yönetmeliği” çerçevesinde yürütülmektedir. Bu yönetmelik çerçevesinde denizde kurtarmaya ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi üzere T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü ile T.C. İçişleri Bakanlığı Sahil Güvenlik Komutanlığı yapısı altında Denizde Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezleri (DZAKKM) bulunmaktadır. Söz konusu merkezler tarafından kaza ve acil durumlar yaşanması durumunda kurtarma faaliyetleri gerçekleştirilmekte ve kurumlar arası koordinasyon sağlanmaktadır. Bu çerçevede Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından deniz kazalarına ilişkin detaylı yıllık raporlar hazırlanarak denizde kurtarma ile ilgili gerçekleştirilebilecek faaliyetlere ilişkin ihtiyaç analizleri gerçekleştirilmekte ve Türk Arama Kurtarma Sınır Haritası çerçevesinde kurtarma faaliyetleri yürütülmektedir.

Denizde kurtarma hukukunda, her hukuk dalında olduğu üzere farklı hukuk sistemlerindeki uygulamalar sorun ortaya çıkarmaktadır. Deniz hukuku, yapısı itibariyle yeknesak kurallara sahiptir. Bu noktada yeknesaklığın sağlanması üzere konuya ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Denizde Arama ve Kurtarma Uluslararası Sözleşmesi (SAR 1979) ve 1989 Uluslararası Kurtarma Sözleşmesi (Salvage 1989) gibi sözleşmeler hazırlanmıştır ve söz konusu sözleşmeler Türkiye’de de yürürlükte bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu'ndaki kurtarma ile ilgili hükümler, Brüksel Konvansiyonu'ndaki düzenleme ve ilkelerin gereksinimlerini yeterince karşılayamamaktadır. Konvansiyonun hükümleri, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı'na başarılı bir şekilde aktarılmış olup Konvansiyonun dili daha anlaşılır ve sade bir şekilde tasarıya yansıtılmıştır. Tasarının yasalaştırılmasının Türk Denizde Kurtarma Hukuku’nun mevcut uygulamasının gelişimi için önemli bir adım olması beklenmektedir.

Bu kapsamda deniz çevresi ve insan hayatı için kritik bir öneme sahip olan denizde kurtarma hukukunun ulusal ve düzeyde yapılan çalışmalar sonucunda, gemiler gibi deniz taşımacılığının temel bileşeni olan taşınır eşya hakkında konunun akademisyenler tarafından kapsamlı bir şekilde ele alınacağı ve konunun uygulayıcısı olan avukatlar ile değerlendirileceği bir kolokyum düzenleme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu Kolokyum, Türk Ticaret Kanunu'nun 5. Kitabı çerçevesinde denizde kurtarmaya ilişkin hükümlerin tartışılacağı, BM tarafından kabul edilen SAR 1979 ve Salvage 1989 gibi uluslararası sözleşmelerin kurtarma faaliyetini gerçekleştiren kurtaranın tazminat hakkı gibi hükümlerinin ve pratiğe yansımalarının inceleneceği, uygulayıcılar ile akademisyenler arasında fikir teatisinin sağlanacağı bir platform olacaktır. Bu çerçevede Salvage 1989 ve ulusal hukuk hükümlerinde öngörülen faaliyet ve tazminatlar kapsamında ulusal hukuktaki uygulamada kurtaranın ücret hakkına ilişkin tartışmalar da yürütülecektir. Bu çerçevede, denizde kurtarma hukuku konusunda çalışmalar yürütmekte olan akademisyenler, üniversiteler, araştırma merkezleri ve uygulayıcılar arasındaki deneyim ve bilgi birikiminin bir araya getirilmesi hedeflenmektedir.

Deniz hukukunda kurtarma meselesine ilişkin uluslararası hukuk düzenlemelerinin incelenmesi ve ulusal hukukun uluslararası hukuk ile uyumlaştırılması bakımından bu tür etkinliklerin düzenlenmesi önem taşımaktadır. Zira söz konusu etkinlikler ile genelden özele bir meselenin hukuki açıdan incelenmesi ve farklı boyutlardan irdelenmesi, bilgi birikimini artırmak ve farklı fikirlerin teatisi açısından katkı sağlanmaktadır. Böylece akademisyenler doktrin ve teori açısından, uygulayıcılar ise uygulama bakımından edindikleri deneyimleri aktarmaktadırlar. Deniz kazaları Türk denizciliği için de önemli bir sorun olup bu doğrultuda denizde kurtarma meselesinin etkin ve uluslararası düzenlemelere uygun olarak iç mevzuatta düzenlenmesi ve hukuka uygun biçimde uygulanması, deniz çevresinin korunmasına ve kurtarma faaliyetlerinin gelişimi açısından da fayda sağlayacaktır.